- ARZUHÂL -
düşümde değil, ayaklarımın
altında
atla diye bağıran
köprüler gördüm
kanımla
karanlığımın suretini çizeyim istedim
derin bir kesik
gibi uzayan
uzadıkça varmaktan
uzaklaşan yollara
zor diye bir
kelime çünkü düğümlü boğazımda.
ömrüme kelepçeli
bekleyiş
şu alnımdaki yazı
annemin isim diye
bıraktığı omuzlarıma
sabrımın
bileklerinde pranga
ama olmadı öfkemin
istediği
sarkan bir gövde
boyu pişmanlığımdı köprülerden
içimde buz kesen
soluğu iblisin
gözümde çakmak
çakan toy isyan
hakkıyla sevilmemiş
bir çocuk gibi
kırılgan ve
tedirgin
sesine adadığım umuda
teslim oldu:
“elbet güzel
günlerini göreceğiz bu sürgünün!”
bir ses nasıl
devası olur bütün sızıların?
seni kanasın
kanamasın bütün sızıların
söyle, dinsin
ses ver, kaldığım
yerden teyelleneyim yaşama
düşen bir kuş
görsem masmavi süzülüp
sevinç bağlayacağım
yaralı kanatlarına, şaşırma
düşememenin buruk
hüznü var içimde
niye?
küçülürmüş her şey
uzaklaştıkça, yalan
göz görmeyince gönül
katlanırmış, galat-ı meşhur
hangi sarsılmaz
kanun açıklayabilir şimdi
yol derinleştikçe
büyüyen seni sevmek ağrısını?
madem yürüyorum, peşimde
bunca zalim soru
madem uzun yol
hikâyeleri biriktiriyorum heybemde
dizelere boylu
boyunca serilmem çare olsundu
hasretin çağıltısı
altında uyku tutmayanlara,
dünyanın
hengâmesini ağrı diye başına çivileyenlere
yaşadım diye, bak
ölmedim!
öldürmedi
öldürmeyen diye
çektiğim çileydi,
haktı karanlığıma, inandım
ellerim karaydı,
Meryem görse bakmazdı bile
koşayım, merhamet terimin
bedeli olsun diye
ellerimi dünyadan çektim,
yıkadım gecelerde
yine de bulanık
bir ırmaksa göğsümden ömrüme akan
insan olmak
hakkıma ver, saklı tut
saklı tut, çünkü
yoktun
yoktun, ben ayan
beyan kaldım
ellerimi nereye
koysam bilemedim
-değil.
nereye konsa
olmayacak o el, benim
düşümde değil
bizim olan çatının
altında
vuslata şükreden
gözlerinde kendimi göreyim istedim
hiçbir kâtip
kalemini yormadı adımla
arzuhâlim yazdım
yâre böyle.
Mayıs 2016
Masa Dergi- Sayı 2- Temmuz/Ağustos'16
Masa Dergi- Sayı 2- Temmuz/Ağustos'16
Yorumlar
Yorum Gönder